<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>









19 Mart 2012 Pazartesi

Einstein’a yavaş diyen utansın


“Einstein yanıldı, nötrinolar ışık hızını geçiyor” iddiası, yeni bir deneyle yalanlandı. IKARUS adı verilen deneye göre nötrino parçacıklarıyla ışık hızı birbirine eşit.
Geçen yıl Eylül ayında, Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi’nde (CERN) yapılan OPERA adlı deneyde, elektrik yükü olmayan ve maddelerin içinden neredeyse etkileşimsiz geçebilen nötrino adlı temel parçacıklar, CERN’in İsviçre-Fransa sınırındaki yeraltı tesisinden, İtalya’da bulunan, 730 kilometre mesafedeki Gran Sasso yeraltı laboratuvarına gönderilmişti. Bu deneyde araştırmacılar, nötrinoların, söz konusu mesafeyi, ışığa göre 60 nano saniye (1 saniyenin 60 milyarda biri) daha hızlı aldığını tespit etmiş, bu nedenle de nötrinoların ışıktan hızlı olduğunu ileri sürmüşlerdi.

Hızları eşitmiş

Yunan mitoloji karakteri İkarus’un adına gönderme yapan CERN’deki yeni deney IKARUS, bu ilk deneyde bir hata tespit edilmesini sağladı. IKARUS, elde ettikleri bu yeni sonucun artık kesin bir bulgu olarak kabul edilebileceğini, buna göre nötrino parçacıklarıyla ışık hızının birbirine eşit olduğunu saptadıklarını ifade etti. Bu yeni deneyde, Alman fizikçi Albert Einstein tarafından bulunan ve modern fiziğin temel kurallarından biri olarak kabul edilen “hiçbir şey ışıktan hızlı hareket edemez” prensibinin tartışılmasının gereksiz olduğu sonucuna varıldı.

CERN Sözcüsü James Gillies, geçen ay GPS sistemindeki bir kablo arızası nedeniyle ışık hızının geçildiğini sandıklarını söylemişti. CERN laboratuvarı, aynı alanda son ve belirleyici deneyini mayıs ayında yapacağını duyurdu.

18 Mart 2012 Pazar

Çanakkale Şehitlerimiz Saygıla Anıyoruz..






Yurdun kurtuluşunda gözünü kırpmadan can veren Çanakkale Şehitlerini, saygıyla anıyoruz.
Toprakları bol, mekanları cennet olsun!..

Kendini hard disk sanıyor



Resimde gördüğünüz bir hard diske benziyor değil mi? Ama o aslında hard disk değil, öyle görünüyor!

Bugüne dek pek çok ilginç USB bellek tasarımı gördük. Ama çok azı, InfoThink isimli bu bellek kadar sevimliydi...
InfoThink, minyatür bir hard disk'e benzese de, o aslında 8GB'lık basit bir USB bellekten başka bir şey değil. Piyasaya tek bir model olarak sürülen ürünün daha yüksek kapasite sunan modeli şimdilik yok. Sadece minik hard disk görünümüyle değil, altından çıkan mavi ışıkla da beğenimizi kazanan InfoThink'in yut dışındaki satış fiyatı 22 dolar seviyesinde. Bu arada, üründe kullanılan malzemenin de plastik değil, gerçek metal olduğunu söyleyelim...
InfoThink'in şu anda Türkiye'de bulma şansınız yok. Ama dileyenler, amazon.com adresine göz atabilir...

Yeni tekli ion saati, atom saatlerinden 100 kat daha kesin olarak zamanı gösteriyor

 
Günümüzde bilimsel uygulamalarda zamanın kesinliğini anlamak için kullanılan atom saatlerinin 3 milyon yılda 1 saniye sapması ihtimali yüzde 22'dir ve yüz milyon yıl resetlenmeden doğru zamanı göstermektedir.

Ancak Yeni Güney Galler üniversitesi araştırmacıları, standart atom saatlerinde elektronların çekirdek etrafındaki yörüngesini ölçmek yerine nötronların yörüngesini ölçerek en iyi atom saatinden 100 kat daha kesin olarak zamanı hesap eden tekli ion saati bulduklarını duyurdu.

Physical Review Letters dergisindeki makalesinde ekibin şefi Victor Flambaum, pek çok lazer ışını ile elektronları belirli yönlere yönelterek nötorunun sarkaç hareketini ölçmeyi başardıklarını vurguladı.

Tekli ion saatini 14 milyar yılda bir resetlemek gerekiyor ve günlük hata payı 10-19. Atom saatlerinde ise günlük hata payı 10-9 şeklindeydi. Yeni ion saatlerinin nasıl çalıştığı hakkında detaylı bilgi verilmedi

MIT ve Yale Üniversitesi hareketle kontrol edilebilen insansız hava araçları üzerinde çalışıyor

Hareket algılayıcı sensörlerle sistemlerin kontrol edilmesini yaygın anlamda Microsoft'un Kinect cihazında görmüştük. Ardından pek çok firma bu teknolojiyi kendi bünyesinde kullanmak için çalışmalar yapmaya başlamıştı.

Hareket algılayıcı sensörlerin askeri alana yansıması ise gecikmedi. Artık evlerimize kadar giren insansız hava araçları üzerinde hareket algılayıcı sensörlerin kullanılması konusunda MIT ve Yale Üniversitesi mühendisleri bir çalışma başlattıklarını duyurdu.

 
Hali hazırda uzaktan kumanda yöntemiyle kontrol edilen insansız uçaklar, iniş yaptıktan sonra klasik yöntemlerle yerde kontrol edilebiliyor.

Projede insansız uçak yere indikten sonra askeri personel farklı el hareketleriyle otomatik pilota yapılması gerekenleri bildiriyor. Hangara veya bakım noktasına yönlendirme, silah bölmesini açma veya kapama, motorları kapatma gibi farklı komutlar el hareketleriyle verilebiliyor.

Mühendisler şu aşamada bilgisayarın verilen komutları ne kadar hatasız olarak algılayabileceğini test ediyor. Program kişinin vücut, kol, bilek ve el/parmak posizyonlarını kayıt ediyor ve sonrasında farklı düzenleri yüzde 76 doğruluk oranıyla algılayabiliyor.

Sistem şimdilik gerçek hayatta kullanıma geçmekten biraz uzak. Ancak askeri yetkililer ve araştırmacılar başlangıç noktası olarak projenin önemli bir adım olduğunu, gelecekte insanlar tarafından yapılan sinyalizasyon işlemlerinin ve el hareketlerinin bilgisayar kontrollü evrensel süreçlere dönüşeceğini düşünüyor.

17 Mart 2012 Cumartesi

Windows kullanıcılarına önemli uyarı!



Daha önce yüzlerce kez yama yayınlayan Microsoft, bu tek yama için kullanıcıları özellikle uyardı.
Microsoft geçen hafta yayınladığı blog yazısıyla tüm kullanıcıları bir güvenlik açığına karşı uyardı. Windows XP, Vista ve 7 kullanıcıları bu yamayı kurmaları gerekiyor.
Windows'taki bu açık Uzak Masaüstü kullanıcıları için tehlike oluşturuyor. Windows PC'nizde uzaktan program çalıştırılabilir ve özel RDP komutlarıyla sisteminiz ele geçirilebilir.
İyi haber ise bunun üçüncü parti bir yazılım şirketinin yazılım geliştirdiği aşamada bulundu. Yani kısaca henüz kullanılmayan bir açık ve sadece Uzak Masaüstü açık olan kullanıcıları etkiliyor olması. Windows'ta Uzak Masaüstü özellikle değiştirilmediğinde kapalı olarak geliyor.
Daha iyi haber ise, yamanın çoktan hazır olması: KB2621440 adıyla Windows Update üzerinden indirilebilir.

Herkesin yaptığı 5 büyük hata


IT yöneticilerinin sıkça yaptığı 5 hata!

İsterseniz yıllardır bilgisayar kullanan biri olun; bu 5 hatayı muhtemelen siz de yapıyorsunuz!


Yıllradır bilgisayar kullananlar bile, hacker'lara karşı hep aynı hataya düşebiliyorlar. Hal böyle olunca da, hacker'ların sisteminize girmesi bazen sadece birkaç saat ve hatta daha kısa bile sürebiliyor.
İşte her şeyi bildiğini düşünenlerin bile çoğunlukla düştüğü 5 hata:
1. Yamaların yeterli olduğunu düşünmek: Siz istediğiniz kadar Windows yamalarını yükleyin; hatta kullandığınız önemli yazılımları güncelleyin, yama yükleme işlemleri çoğunlukla kusursuz değildir ve tüm bilgisayarlar ve yazılımlar başarıyla güncellenmeyebilir. Güncelleme eksiksiz olsa bile, bu sayede tüm sisteminizin güvende olmadığını bilmelisiniz. İnternet ya da yabancı dosyalardan gelen tehlikeler her zaman için, güncel bir sistemi bile tehdit edebilir.
2. Hangi uygulamaların çalıştığını bilememek: Birçok kulanıcı, bilgisayarlarında hangi yazılımların çalıştığını bilmiyor. Yeni bilgisayarlar, sayısız, ihtiyaç duyulmayan yazılımla yüklü geliyor ve kullanıcı da bunlara yenilerini ekliyor. Varlığından haberiniz bile olmayan bir programı nasıl yöneteceğiniz ise büyük bir soru işareti. Bu programların çoğu, dev boyutta ve bilinen açıklara veya kasten yerleştirilmiş açıklara sahip olabiliyorlar. Güvenli bir ortam için bilgisayarlarınızda nelerin çalıştığını bilmelisiniz.

3. Anormallikleri görmezden gelmek: Hacker'lar ya da virüsler fark edilmeden sistemlere girebilse de anormal bir şey yapmadan sizi etkilemeleri güçtür. Hacker'ların ağda dolaşmaları, normalde birbiriyle iletişim kurmayan bilgisayarları birbirlerine bağlamaları gerekecektir. Birçok kullanıcı, hangi etkinliklerin normalin üzerinde olduğunu çoğu zaman fark bile edemiyor.
4. Parola güvenliğini ihmal etmek: Hepimiz, genellikle parolalarımızın güçlü olduğunu düşünürüz ancak aslında bu gerçek olmayabilir. Eğer gerçekten güçlü bir parola isteniyorsa, tahmin edilemeyecek, çoğu zaman anlam bile taşımayan harf - rakam kombinasyonları denenmelidir. Ancak kullanıcılar hatırlayabilecekleri parolaları kullanıp bunun güvenli olduğu yanılgısına düşebiliyor.
5. Kendi kendini kontrol altında tutamamak: En zayıf halkanın kullanıcı olduğu her zaman söylenir. Siz her türlü önlemi eksiksiz bir biçimde alsanız bile, gelen bir e-postadaki bağlantıya tıklamaktan kendinizi alamayabilirsiniz. Eğer bu bağlantı kötü niyetli bir siteye yönlendirme yapıyorsa, o zaman aldığınız tüm önlemler de, tek bir tıklama ile yerle bir olabilir...
Kullanıcıların çoğu, 10 sene önce popüler olan zararlı e-posta eklerinden haberdar olsa da web sitelerinden ve web sitesi reklamlarından, Facebook uygulamalarından gelecek zararlılardan bihaberler. Kullanıcılar, sahte bir antivirüs ile gerçeği arasındaki farkı anlamayabiliyorlar.
Powered By Blogger

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar