<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>









8 Mayıs 2012 Salı

İnternette HTML5 devrimi



Şu anda hayal etmesi zor ama bir zamanlar internet siteleri sadece basit metinlerden ibaretti.
İnternet tasarımcıları müşterilerinin büyük bir kısmının yavaş internet bağlantıları olduğunu ve beklemeye pek de tahammülleri olmadığını biliyordu.

Tek bir siyah beyaz görüntü bile kullanıcının sinirini bozmaya yetebiliyordu. Tabii yavaş yavaş ortaya çıktığı için.
Ancak bu durum modem hızları artmaya başladıkça değişti.
Artık tasarımcılar çok daha komplike multimedya öğeleri kullanıyor.
90'lı yılların ortasında kullanıma girdiğinde şu anda Adobe'ye ait olan Flash programı herşeyi değiştirdi.
İnternetteki animasyonlar, videolar ve grafikler bir anda çok daha kaliteli ve detaylı hale geldi.
Bugün HTML5 tüm kullanıcı ve tasarımcılar için heyecan yarattı.
Bu yeni HTML'de görsel seçenekler büyük oranda artmış ve siteler çok daha dinamik.
İnternet son günlerde çok uzun zamandır olmadığı kadar hızlı gelişiyor.
Uygulama tasarımcıları çoktan HTML5'in sunduğu yenilikleri kullanmaya başladı.
Çalışmayan videolara son

New York merkezli video paylaşım sitesi Vimeop için çalışan Kevin Sweeney ''Eskiden internet sitesine video koyabilmek için Adobe Flash ya da Quick Time'a ihtiyaçduyuyorduk. Artık aracıya ihtiyacımız yok. HTML5 sayesinde videoları yazılımın içine rahatça yerleştiriyoruz'' dedi.
Bu aslında demek oluyor ki herhangi bir internet sitesinde bir türlü çalışmayan ve açılmak bilmeyen bir video ile karşılaşma olasılığımız artık çok az.
Ya da artık bir siteye bakmak için Adobe Flash'ın yeni versiyonunu yüklemek zorunda kalmayacağız.
iPod Touch, iPhone ve iPad kullanıcıları bu sorunu sık sık yaşıyorlardı.
Çünkü Steve Jobs Flash'ın Apple'ın işletim sistemlerinde çalışmasına izin vermiyordu.
Apple imparatorluğunun kullanıcılarına ulaşmak isteyen web siteleri artık HTML5 formatına geçebilecek ve Flash kullanımına gerek kalmayacağı için bu siteler rahatlıkla Apple ürünlerinden görüntülenebilecek.
Yeni ufuklar

Adaptive Web Design adlı kitabın yazarı Aaron Gustafson, HTML5'in dinamizmi sayesinde artık bilgisayarlar dışındaki internet bağlantılı aletlerde de kullanılmaya başlayacağını söylüyor.
Gustafson ''Artık buzdolaplarının dokunmatik ekranlarında çalışacak internet siteleri tasarlamak mümkün. Mesela yemek tarifi veren bir siteniz varsa bunun buzdolabı ekranında çalışmasını sağlayarak izleyicilerinize büyük kolaylık sağlayabilirsiniz'' diyor.
Google, HTML5'in en büyük destekçisi çünkü onun sayesinde reklam satışları artacak.
Google Docs yöneticisi Jeff Harris, HTML5 sayesinde sundukları servislerin tamamen değişeceğini söylüyor.

Harris ''Basit bir örnek verecek olursak bundan sonra masaüstünüzdeki bir dosyayı alıp Gmail hesanbınızın üzerine sürükleyerek onu eposta formatına dönüştürebileceksiniz. Bunu daha önce yapmak mümkün değildi çünkü HTML'in önceki versiyonları böyle bir işlemi yapamıyordu'' dedi.
HTML5 geçtiğimiz bir kaç yılda yaşanan İnternet tarayıcısı savaşlarının da ardındaki neden.
On yıl önce Chrome, Firefox ve Safari yoktu. Tek internet tarayıcısı olan Internet Explorer'da çok nasir olarak kendini yeniliyordu.
Bugün ise tarayıcılar HTML5'le gelen yeniliklere ayak uydurmak için sık sık kendini yenlilemek zorunda.
Şirketler HTML5'den memnun çünkü internet sitelerinin kullanımı cep telefonu ve tabletlerde yeni yazılım sayesinde çok kolaylaştı.
Daha önce internet siteleri bu gibi araçlarda çalışmayan şirketler mobil uygulamalar tasarlayan şirketlerle anlaşmak zorunda kalıyorlardı.
Bugün ise HTML5 sayesinde tüm internet siteleri tüm platformlarda hatasız çalışabiliyor.
Örnek olarak daha önce bir tasarım firması ile çalışarak bir iPad uygulaması geliştirmiş olan Financial Times gazetesi internet sitesini HTML5 kullanarak yeniden tasarladıktan sonra bu uygulamayı kullanımdan kaldırdı.
Peki Flash'a ne olacak?

Adobe Flash'ın yöneticisi Danny Winokur programın hala bir kullanım alanı olduğunu düşünüyor.
Winokur Flash sayesinde sadece oyun konsollarında görülen görüntü kalitesinin ve 3 boyutlu görüntülerin internet ortamına taşınabildiğini ve HTML5'in henüz bunu sağlayamadığını söylüyor.
Winokur ''Evet belki birgün HTML ile bu da yapılabilecek ancak henüz buna çok zaman var. Flash bundan böyle yüksek çözünürlüklü görüntülerin yayınlanmasında ve telif hakkı olan görüntülerin korunmasında kullanılacak'' dedi.
Tabii ki bütün bu değişimler doğru yapılırsa internet kullanıcıları yaşanan değişimin farkına bile varmayacak.

iPhone 5'den 15 beklenti!



iPhone 5'den beklediğimiz 15 yenilik!

Bazıları belki hiç gerçekleşmeyecek ancak iPhone 5'den bu 15 şey olsa hiç de fena olmaz!

Dünyayı değiştirir mi bilinmez, ancak yepyeni bir iPhone ile tanışacağımız günlere giderek yaklaşıyoruz. iPhone 5 deyince aklımıza ilk önce yenilenmiş, heyecan verici bir Apple tasarımı geliyor. Peki ondan başka hangi değişiklikleri beklemeliyiz? Bu yazımızda iPhone 5'den en çok beklediğimiz 15 özelliği sıraladık. İşte önemliden daha önemliye yeni iPhone'dan umduklarımız:
15. Micro HDMI çıkışı: HD video veya sesi TV'nize veya monitörünüze aktarabilmek için Apple'ın Digital AVaksesuarına ihtiyacınız var. Ancak bir çok Android'li cep, gayet uygun fiyatlı bir kabloyla bu işi görebiliyor.
Apple, iOS 5 ile AirPlay'e kablosuz akış yapmaya izin veriyor, ancak bunun için bir Apple TV'ye ihtiyacınız var.
14. Çıkartılabilir pil: Hayalimizde Apple'ın pili çıkartılabilen bir iPhone tanıtması var. Ancak bu, Apple'ın tasarım anlayışına ters ve muhtemelen gerçekleşmeyen bir hayal olarak kalacak.
13. Genişletilebilir depolama/MicroSD slotu: Bu da hayalini kurduğumuz, ancak gerçekleşmeyecek isteklerimizden bir tanesi.

12. Biyometrik güvenlik: Şart olmasa da parola girmek yerine parmağınızı ekrana dokundurarak telefon kilidini açmak, hoş bir geliştirme olurdu. Apple'ın böyle bir işleve yönelik bazı patentlere sahip olduğu biliniyor.
11. NFC (yakın alan iletişimi): Söylentilere göre Apple, iPhone'u bir ödeme aracı veya anahtar olarak kullanmanızı sağlayacak NFC teknolojisini entegre etmek üzere çalışıyor.
10. Daha fazla depolama alanı: iPhone 4S'in 64GB'lık bir sürümü var. Ancak bazılarımız için bu da yeterli değil.
9. Flash desteği: Apple'ın bunu gerçekleştirmeyeceği kesin gibi, ancak Flash desteğini istemeye devam etmemizde sanırız bir engel yok.
8. Mobil ağ üzerinden videolu sohbet: FaceTime, iPhone 4 ve 4S'de resmi olarak sadece Wi-Fi üzerinden çalışıyor. iOS 5'de ayarlardan FaceTime'ı mobil ağlarda etkinleştirmek mümkün. Ancak görünüşe bakılırsa mobil ağ sağlayıcıları, bu ayar üzerinde daha öncelikli bir denetime sahipler.
7. Dahili kablosuz şarj: Bugün telefonunuzu "kablosuz" olarak şarj etmek için, ayrı bir şarj kılıfı ve şarj yüzeyi satın almanız gerekiyor. Böyle bir özellik dahili olarak iPhone 5 ile gelmeyebilir, ancak en azından daha sonraki iPhone'lar için kablosuz şarjı umabiliriz.

6. Geliştirilmiş 3D grafikler: Apple, her yeni iPhone ile cebinin grafik özelliklerini geliştiriyor. iPhone 5'in yeni jenerasyon PowerVR çipiyle gelmesini bekliyoruz.
5. A6 işlemci: Daha hızlı bir işlemcinin Siri'yi, fotoğraf ve video yakalamayı ve diğer işlevlerini daha da hızlandıracağını düşünüyoruz. iPhone 5'de daha hızlı bir işlemci görme ihtimalimiz oldukça yüksek.
4. 4G uyumluluğu: Yeni iPad, 4G desteğiyle beraber geliyor. Ülkemizde LTE henüz kullanılmıyor ancak bir sonraki iPhone'un 4G LTE'yi destekleme olasılığı oldukçayüksek.
3. Daha iyi pil ömrü: iPhone 4S ile iPhone 4'ün pil ömrü birbirine oldukça yakın. Apple'ın her iPhone ile daha iyi bir pil ömrü sunduğunu düşündüğümüzde, bu alanda önemli bir geliştirme bekleyebiliriz.
2. Yeni tasarım: iPhone 4S, herkesin beklediği yeni tasarımı sunmuyordu. iPhone 5'in ise yeni bir tasarıma sahip olacağı neredeyse kesin.
1. Daha büyük ekran: Kullanıcılar arasında en çok dile getirilen isteklerden bir tanesi, şüphesiz daha büyük bir ekran boyutu. iPhone'u tek elle kullanabilmemize önem veren Apple'ın daha geniş bir ekranla karşımıza çıkıp çıkmayacağını merak ediyoruz.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Biyonik göz körlüğe son verdi!



İngiliz bilim adamlarının geliştirdikleri biyonik gözle iki kişi yıllar sonra görmeye başladı.

1500 ışık sensörü bulunan bir çipin gözün arkasına yerleştirildiği sistemi kullanan iki kişi yıllar sonra görmeye başladı. Uzmanlar “Bu yöntem görme sorunu yaşayanlara yardım edecek” açıklamasını yaptı.

Dünyanın saygın eğitim kurumlarından Oxford Üniversitesi’ne bağlı Göz Hastanesi’nde görme engelliler için büyük bir adım atıldı. Bilim adamları, 1500 ışık sensörü bulunan bir çiple çalışan ve görüntüyü elektrik sinyallerine dönüştürerek beyne aktaran sistemin başarılı bir biçimde çalıştığını açıkladı.
10 YIL SONRA GÖRDÜ
6 hafta önce bir operasyona giren görme engelli Chris James ve Robin Millar, nesneleri algılamaya ve ışığı hissetmeye başladı. 10 yıl önce geçirdiği rahatsızlık yüzünden görme yetisini kaybeden James, doktorların ameliyattan sonra biyonik göz taktığını belirterek “Sistemin çalışması için gerekli düğmeye doktorlar basınca her yeri ışık kapladı. Parlayan bir ampule bakıyormuş gibi hissettim” dedi.

Nesneleri algılamaya başladığını dile getiren James’in zamanla bu duruma alışacağı kaydedildi. James gibi gece körlüğü (RP) hastalığından muzdarip olan ve görme yeteneğini kaybeden Robin Millar da operasyon sonrasında biyonik göz sayesinde görmeye başladı. 10 saatlik bir operasyon sonrasında gözün arkasına yerleştirilen çip sayesinde görmeyi başaran iki İngiliz’den sonra benzer çalışmaların Almanya ve Çin’de de yapılacağı kaydedildi.

Apple'dan "rüya dokunmatik"!



Apple yeni bir dokunmatiğin peşinde!

Apple'ın peşinde koştuğu bu dokunmatik ekranı çok yakında göremeyeceğimiz kesin!


"Haptic" teknolojisi, dokunmatik ekranlarda ekrana dokunduğunuzda size bir geri besleme göndererek dokunduğunuz bölgeyi "hissetmenizi" sağlıyor. Apple'ın Mart ayının sonlarında yaptığı bir patent başvurusu ise ekranın altında piezoelektrik uyarıcılarının nasıl kullanılacağını açıklıyor.
Yeni farkedilen patent, Apple'ın haptic konusunda bir adım daha attığını gösteriyor. Buna göre Apple'ın yeni dokunmatik ekranları bükülebilir olabilir ve bir düğme veya denetim alanı kullanılacağında bu alan yükseltilebilir. Apple'ın hayal ettiği düğmeler, bükülebiliyor ve eğilebiliyor böylece örneğin oyunlarda ve navigasyon uygulamalarında kullanılabiliyor.
Patent başvurusuna göre bu sistem, baskı şiddetini, zorlamayı, hatalı bölgeye basmayı ve diğer fiziksel yanıtları algılayabiliyor.
Bu denli gelişmiş bir teknolojinin önümüzdeki birkaç sene içinde Apple ürünlerindeki yerini alması zor gibi görünüyor. Yine de çıkacak Apple ürünleri için iyi bir dedikodu malzemesi olarak kullanılabilir.

6 Mayıs 2012 Pazar

Laptop seçerken nelere dikkat edilmeli?





Teknolojinin ışıktan daha hızlı değiştiği bir çağda hangi laptopu alacağınıza karar vermek zorlu bir süreç. Laptop almak isteyen ama nereden nasıl başlayacağına henüz karar vermemiş olanlar için birkaç öneri… 
Piyasadaki yüzlerce farklı markamodel, boyut ve fiyat arasından seçim yapmak oldukça zor. Hele bir de CPU, RAM, GB işlemci hızı gibi teknik terimlere uzaksanız doğru laptopu satın almak tam bir mücadele. Laptop almak isteyen ama nereden nasıl başlayacağına henüz karar vermemiş olanlar için birkaç önerimiz olacak.
Öncelikle laptopu hangi amaçla kullanacağınıza karar vermelisiniz. Eğer amacınız sadece e-mail göndermek,internette basit çalışmalar yapmak veya ofis programlarını kullanmaksa bir netbook işinizi görebilir. Eğer işyerinizdeki karmaşık programları hakkıyla çalıştıracak bir laptop almak istiyorsanız o zaman masaüstüalternatiflerine bakmalısınız.

Önceliğiniz yüksek performans mı olacak yoksa fiyat mı? En pahalı laptop en iyisidir diye bir kural yok ama ekstra eklenen özelliklerin fiyatı arttırdığından emin olabilirsiniz.
Kimileri ise belirli bir markayı tercih eder. Bu durumda markanın modelleri arasından en çok işinize yarayacak olan modeli seçmelisiniz.

Kullanım amacınızı belirledikten sonra laptop çeşitleri arasından daha kolay bir karar verebilirsiniz. Buna göre laptopları genel olarak 4 ayrı kategoride değerlendirmek mümkün.
1. Netbook: Laptop bilgisayarların en ucuzu ve performans olarak en düşüğüdür. Eğer kısıtlı bütçeniz varsa, teknik beklentiniz yüksek değilse, e-mail okumak, chat yapmak, yazı yazmak gibi basit işlemler yapacaksanız netbook doğru bir tercih olabilir. Üstelik hafifliği ile her yere taşımanız da kolay. Netbook’ların ekran boyutu 8 ile 12 inç arasında değişir. Grafik özellikleri düşüktür, çoklu işlem yapmak isterseniz zorlanırsınız.
2. Ultrabook: Genellikle 11 veya 13.3 inç ekran boyutuna sahip olan ultrabook laptoplar hem hafif, hem ince, hem de teknik olarak yüksek performanslıdırlar. Ultrabook laptopların birçoğunda DVD veya BlueRay gibi bir okuyucu yoktur. Eğer sık seyahat eden, çantasında ağırlık istemeyen, optik okuyucuya ihtiyaç duymayan bir kullanıcıysanız ve teknik olarak çok yüksek performans beklemiyorsanız ultrabook laptoplar tam size göre.
3. Orta seviye laptoplar: Genellikle 14 ve 16 inç arasında ekran genişliğine sahip bu laptoplar kullanıcıların en çok tercih ettiği laptop türüdür. Teknik donanımözelliklerine göre farklı fiyat aralıklarına sahip olan bu laptoplar birçok kullanıcının ihtiyacını karşılar. Bütçeniz oranında daha yüksek veya daha düşük teknik özelliklere sahip olabilirsiniz. Eğer amacınız ortalama düzeyde grafik, video, ses ve yazı işlemlerini yapmak ve grafik özellikleri çok yüksek olmayan oyun oynamaksa orta seviye laptoplar işinizi görecektir.
4. Masaüstü alternatifi: Bu laptoplar teknik olarak en güçlü modellerdir. 16 inç ve üzeri ekran genişliğine sahip bu laptoplar ağır oldukları için taşınmaları zordur. Eğer amacınız en son çıkan oyunları oynamaksa veya güçlü işlemci gerektiren grafik ve video işlemleri yapmaksa masaüstü alternatifi laptopları tercih etmelisiniz

En hızlı internet onlarda!



En hızlı internete sahip 9 ülke!

Dünyadaki en hızlı internete sahip 9 ülkesi ve ulaştıkları internet hızı haberimizde...


Son dönemde ortalama internet hızında yaşanan yavaşlamayı sizlerle buradaki haberimizde paylaşmıştık. Akamai'nin "State of Internet" ("İnternetin durumu") raporu, 2011'in dördüncü çeyreğinde en hızlı internete sahip olan ülkeleri de ortaya çıkartıyor
Akamai, 2008'den bu yana 4 senedir dev miktarda veriyi analiz ederek dünya çapındaki bağlantı hızı, bağlanabilirlik ve benzeri konularda bilgi sağlıyor. Şirket, büyük nüfuslu veya yapısında önemli farklılıklar bulunan ülkelerde haksızlığı önlemek için sadece 25.000 eşsiz IP'den fazlasından istek yapan ülkeleri dikkate alıyor.
Raporun en dikkat çekici noktası, son çeyrekte yaşanan yüzde 14'lük düşüş ile global ortalama hızın 2.3 Mbps'ye gerilemiş olması. Bununla birlikte geçen seneye göreglobal ortalama hız, yüzde 19 artmış bulunuyor.
İşte Akamai'nin raporuna göre en hızlı ortalama bağlantı hızına sahip olan 9 ülke:
9. Romanya: Ortalama bağlantı hızı: 6.4 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 3.4 daha yavaş.
8. Çek Cumhuriyeti: Ortalama bağlantı hızı: 6.7 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 7.3 daha yavaş.

7. İrlanda: Ortalama bağlantı hızı: 6.8 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 3.6 daha yavaş.
6. İsviçre: Ortalama bağlantı hızı: 7.3 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 2.9 daha yavaş.
5. Letonya: Ortalama bağlantı hızı: 7.8 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 12 daha yavaş.
4. Hollanda: Ortalama bağlantı hızı: 8.2 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 3.2 daha yavaş.
3. Hong Kong: Ortalama bağlantı hızı: 9.1 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 14 daha yavaş.
2. Japonya: Ortalama bağlantı hızı: 9.1 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 2.3 daha hızlı.
1. Güney Kore: Ortalama bağlantı hızı: 17.5 Mbps. Son birinci çeyreğe göre değişim: Yüzde 4.7 daha hızlı

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Dünya bu sondan kaçamayacak!



Bilim insanları, Dünya'nın sonuna ait teorilere bir yenisini ekledi.

Yeni teoriye göre, her biri, ölen yıldızlarının yanarak sönen çekirdeği tarafından küle dönen yıldız sistemleri, Dünya’nın kaçınılmaz sonuna da ışık tutuyor.

Gök bilimciler, Hubble Uzay teleskobu aracılığıyla, dört yıldız sisteminin etrafını çevreleyen toz bulutlarını inceledi. Kozmik bulutların her birinde, Dünya’nın yoğunluğunun yüzde 93’ünü oluşturan materyallerin çok fazla miktarda olması, gök bilimcileri şaşırttı.
İngiltere’nin Warwick Üniversitesi’nden Boris Gansicke, “Gördüğümüz şey o ki, yüzyıllarca ışık yılı uzaklıktaki beyaz cüceler, Dünya’nın nihai sonuna işaret ediyor olabilir” dedi.
Gansicke ve ekibinin beyaz cüceler üzerinde yaptığı araştırma, Cornell Üniversitesi tarafından 1 Mayıs’ta yayımlandı. Beyaz cüceler, uzaya saldıkları yüksek termal enerji nedeniyle düşük bir parlaklığa, bu nedenle de silik bir görünüme sahipler. Beyaz cücelerin yoğunluğu Güneş’e yakın olsa da, hacimleri Dünya’ya yakınlık gösteriyor.
Araştırmacıların bu küçük yıldızlar üzerinde yaptığı araştırma, yıldızın ölüm sancılarının, yakınındaki gezegenleri toz parçacıkları haline indirgediğini, geride sadece çekirdeklerini bıraktığını gösterdi. Araştırma, dünyanın önde gelen astronomi dergilerinden Monthly Notices of the Royal Astronomical Society tarafından kabul edildi.
Korkutan senaryo
Güneş, yaklaşık 4.57 milyar yaşında. Gök bilimciler, yaşamın temel kaynağı olan yıldızın beş milyar yıl daha ömrü olduğunu tahmin ediyor. Güneş, hidrojen yakıtını yavaşça tükettikten sonra, füzyon tepkimelerinin çekirdeğinden öteye ittiği gazlar giderek birikmeye başlıyor. Artan basınç, ağır helyum atomlarını karbona çeviriyor, bu da yıldızın çekirdeğindeki ısıyı arttırıyor.
Ölmekte olan yıldız, daha sonra ölüm safhasının son aşamasına geçiyor ve çekirdeğindeki son yangın, dışında biriken gaz kütlelerini genleştirerek, yıldızı dev bir kırmızı deve çeviriyor. Kırmızı devin genişliği, Güneş Sistemi ele alındığında, Dünya’nın yörüngesine kadar uzanıyor.
Gänsicke, yayımlanan makalelerinde, “Milyarlarca yıl sonra bu olay Güneş Sistemi’nde yaşandığında, Güneş kendisine en yakın gezegenler olan Merkür ve Venüs’ü yutacak... Dünya’nın da Güneş tarafından yutulup yutulmayacağı kesin değil. Ancak kurtulacak olsa bile kızartmaya dönecek” ifadesini kullandı.
Sessizlik bulutu
Güneş, ölümünün ardından devasa ve düşük yoğunluklu bir toz bulutu (nebula) haline gelecek. Parçacıklar nebuladan saçıldıkça, bulutun yoğunluğu azalacak, böylece yerçekimsel kuvvetler değişecek ve Güneş Sistemi’ndeki yıldızlar milyarlarca yıldır bulundukları yörüngelerden sapacak.
Gansicke ve ekibi, araştırmalarında, kırmızı devin gazabından kurtulmayı başaran gezegenlerin nihayetinde birbirleriyle çarpışacaklarını ve asteroit benzeri yığınlara dönüşeceklerini belirtti.
Materyal cenneti
Araştırmada incelenen dört nebuladan üçü, ağırlıklı olarak asteroit ve kuyruklu yıldızlardan oluşuyordu. Ancak PG0843+516 adı verilen diğer nebulada, Dünya’nın çekirdeğinde bolca bulunan nikel, demir, sülfür ve diğer elementler tespit edildi.
Gansicke, “Bu materyallerin, bir zamanlar yıldızın yakınlarında bulunan bir gezegenin çekirdeğinde yer aldığını düşünmek son derece mantıklı” dedi.
Powered By Blogger

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar