<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>









4 Mart 2012 Pazar

3D oyunların macerası


3D Bilgisayar oyunlarının tarihi
3D oyunların dünden bugüne macerasına hazır olun! Nereden, nasıl başladı; nereye geldi?
Eskiden oyunlar 2D çizimlerden oluşuyordu. 2D Grafikler emekleme çağında zayıf ama zirveye ulaştıkları noktada oldukça etkileyiciydiler.
2D'nin sorunu her karenin piksel piksel el emeği göz nuru çizimlerden oluşmasıydı. Karakter animasyonları için çizgifilm gibi uğraşılarak farklı pozlar çiziliyor ve hızla oynatılıyordu.
Dahası bu zirve noktasına kadar da genellikle oyunların kendi grafikleriyle, kutu kapağındaki çizim arasında dağlar kadar fark oluyordu. Yine de bu çizimler hayalgücünü besliyordu ve o eski oyunlar hala hafızalarımızda yer ediniyor.
Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce bir devrim yapıldı ve 3D oyunların çağı başladı...

İlk başarılı 3D oyun: Battlezone

3D devrini başlatan oyun Battlezone oldu denebilir. 20 de değil tam 30 yıl önce vektör grafikler kullanan bu oyun günümüzde basit görünse de o zamanlar için oldukça karmaşıktı.
Kendisinden önce denemeler olsa da başarılı oldu ve 3D potansiyeli konusunda yapımcıların aklını çeldi. Kare kare çizmek yerine 3D bir model tasarlamak ve onu her yönden göstermek mümkündü.
Üstelik bunun üzerine fizik modellemeleri, Ragdoll yani bez bebek fizikleri ve yokedilebilir ortamlar, çevre ile fiziksel etkileşim gibi pek çok şey yıllar boyunca ufak ufak eklenecekti.
2D'nin zirvesine ulaşıldığında görüntü muazzamdı ama herşey çok fazla emek istiyordu ve artık kısıtlamalar kendisini hissettiriyordu. 3D bir çıkıştı ama bu macera da kolay olmadı. İlk 3D oyunların grafikleri gerçekten rezaletti...

3D ve 2D harmanı
1987 yılında ilk Freespace oyunu olan Driller çıktı ve tam anlamıyla 3D bir dünya sundu.
Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi bu ilk 3D oyunların grafikleri 2D oyunların estetiğine yaklaşamıyordu bile. Üstüne üstlük yavaş çalışıyordu ve bazı oyunlar pek eğlenceli değildi.
Freescape oyun motoru daha sonra Castle Master olmak üzere farlı oyunlarda kullanıldı. 3D oyunlar kendilerine medyada da yer buldu ve insanları potansiyelden haberdar etti.
Daha da geriye gidersen 1981'de de 3D Monster Maze gibi 3D oyunlar yapılmıştı ama çok kötüydü. Ultima 3D ile 2D'yi birleştirerek başarılı olmuştu. Ultima 3D konusunda diretmeden tepeden çapraz, izometrik bakış üzerine gitti ve 2000'lere kadar başarılı pek çok RPG bu formülü takip etti.

3D'nin en büyük sorunu

Sorun her zaman için bu 3D grafiklerin işlemciyle işlenmesinden kaynaklanıyordu.
Sistem gereksinimleri yüksekti bu yüzden de düzgün doku yani texture pek mümkün değildi. Oyunlar çirkin ve çıplak oluyordu, modeller de küp küp, detaydan ve hayattan yoksun.
Buna karşın Lara Croft'u meşhur eden Tomb Raider gibi bazı oyunlar eğlenceliydi ve inanılmaz popüler olarak 3D'nin önünğ daha da açmayı başardılar.
Gittikçe poligon sayısı ve gerçekçiliği artan bu seksi karakter, dünya çapında inanılmaz bir üne sahipti. Ama bu gelişmeler yaşanana kadar donanım kısıtlamalarını aşmak için pek çok hile kullanıldı. Örneğin en meşhur 3D oyunlardan Doom'da mekanlar 3D ama yaratıklar 2D'ydi.

Quake devri

3D meselesi türlere göre de farklılık gösteryordu. RPG'ler gb özellikle Ultima gibi oyunlar düşük tempolu oldukları için daha rahattılar ama FPS türü oyunlar hızlı ve akıcı olmak zorundaydı; bu da kaplamalardan fedekarlık demekti.
Wolfenstein 3D 1992 yılında çıktığında kaplamaları birbirinin aynı olan katman katman Nazi zindanlarından oluşan 3D bir harita sunuyordu. Bu da bazı oyuncularda baş dönmesine sebep olabiliyodu. Etkileşim de kapıları açmak ve düşmanları vurmaktan ibaretti.
Ancak daha sonra çıkan Duke Nuke'm 3D gibi oyunlar daha fazla espri, daha fazla eğlence katarak durumu değiştirdiler. 1996 yılında çıkan Quake ise modern 3D FPS'lerin atası oldu. Quake'de düşmanlar 2D değil, 3D modellerdi ve oldukça modern bir görünümü vardı.

Voodoo büyüsü

3D oyunlar geliştikçe bilgisayarlar zorlanıyordu ve işlemci yetersiz kalıyordu.
Animasyonlar gelişirken, yaratıklar gittikçe şekillenirken, herşey daha gerçekçi hale gelirken bir eksik vardı: Bu işi sırtlanacak bir donanım. Böylece işin içine 3D kartlar ve DirectX'in yaygınlaşması, OpenGL'in başarısız olması ile standart hale gelmiş ekran kartları girdi.
3D Diamond, S3 Virge gibi klasik isimlerden sonra Nvidia ve ATI rekabetinin temelleri, oyun endüstrisinin gelişimine bağlı olarak atılacaktı. Oyuncular paralarını daha fazla hız için ekran kartına akıtacaktı.
Bir kez ekran kartı yarışı başladıktan sonra kapılar açılmıştı. Oyun yapımcıları korkusuzca daha da gelişmiş grafikler için çalıştı ve ekran kartı firmaları gerekli gücü sağladı.
Shaderlar

Bu ekran kartlarının 1997'de etkin olmasıyla birlikte, ilerleyen yıllarda sadece 2D'den 3D'ye geçişten çok daha fazlasını yaşadık.
Günümüzde iskelet animasyon, fizik efektleri ve en önemlisi shaderlar oldu. Shaderlar sayesinde bir bayrağa dalgalanma animasyonu vermek için poligon sayısını arttırmaya gerek yoktu.
Hareket esnasındaki bulanıklaşma efektinden, görüş alanı derinliğine, hacimsel aydınlatmadan yumuşak gölgelere kadar yeni teknolojiler daha gelişmiş shader modelleriyle birlikte oyunlara girdi.
Dokulardan öte 3D'nin en büyük avantajı animasyonlar oldu. 2D kalitesinde dokuların başarılması uzun zaman aldı ama buna değdi. Sonrasında Bloodlines gibi oyunlar ile dudak animasyonları ile daha etkileyici bir oyun atmosferine kavuştuk.

Neler oldu, neler olacak?
Half-Life ile ünlenen Valve 3D'nin nimetlerinden büyük oranda yararlandı. Özellikle Source oyun motoru yeni ufuklar açtı. Daha öncesinde Doom, Quake ve Unreal oyun motorları devrim yapmıştı.
Grand Thef Auto III 3D'ye geçerek geniş bir 3D şehri keşfetme ve kırıp dökme imkanı vermişti. Ancak oyunlar gelişip karmaşıklaştıkça bölüm tasarımları ve diğer alanlarda verilen emek de arttı. Oyun yapmak 1 yıldan 4 yıla kadar tırmandı ve büyük bütçeler isteyen bir iş haline geldi.
Şimdi mesele para, PC oyun pazarı eskisi kadar parlak görünmüyor ve oyun yapımcıları sabit donanıma sahip Xbox 360, PlayStation 3 ve Wii'ye yöneliyorlar. Üstelik yeni nesil konsollar da kapıda. PC'de grafikler daha iyi olsa da oyun satmak konsolda daha garanti.
Üstelik konsollar yeni nesil 3D geniş ekran televizyonların pazarlanması için de önemli. 3D'den sonra bizleri bekleyen yeni alan, gerçek 3D görüntü oluyor. Crysis 2 gibi uç noktada grafiklere sahip oyunlar yeni ufuklar açarken, işin ticari yönü her zaman ağır basıyor.

3 Mart 2012 Cumartesi

Japonların son icadı


Japonlar, sessizlik gerektiren ortamlarda gürültü yapmaya cüret edenleri etkisiz hale getirecek bir icada imza attı.

Bir konferans odasında meslektaşlarınızla beraber bir toplantıya katıldığınızı hayal edin. Bir anda patronunuz hız yapan sürücüleri tespit etmek için kullanılan radar silahına benzeyen bir cihazı masanın altından çıkartıyor. Sonra da susmak bilmeyen meslektaşlarınıza cihazı tutuyor ve tetiğe basıyor. Arkadaşlarınız kekelemeye, zor zor mırıldanmaya başlıyor ve ardından susuyorlar. İşte, teknoloji araştırmacıları Koji Tsukada ve Kazutaka Kurihara'nın “Speech Jammer” silahı böyle çalışıyor.
Japon mucitlerin amacı, toplumlarının yüksek ahlak kurallarına uyacak doğrultuda “toplum içinde düzgün konuşulmasını” sağlamak. Böylece belli ortamlarda, hiçkimse bir kişi konuşurken onu dinlemek isteyenlerin dikkatini dağıtamayacak.
Tsukada ve Kurihara, icatlarının ana fikrini, şarkı söylerken sadece kendi seslerini duymak için kulaklık takan şarkıcılardan almış. İki mucit, kelimelerin ağızdan çıktığı vakitle, duyuldukları vakit arasındaki süre bozulmaya başladığı anda, konuşan kişilerin kelimeleri karıştırmaya başladığını ve bir süre sonra konuşmayı kestiklerini fark etmiş.

ecchJammer (Sohbet Jammer) da bu mantığa dayanıyor. Silahın hedefi olan kişiler, ağızlarından çıkan kelimeleri duymaları gerekenden 0.2 saniye daha geç algılıyor. Bu sürekli hale gelince konuşamaz hale geliyor ve çenelerini kapatıyorlar.
TOPLUMSAL KAOS YARATABİLİR ENDİŞESİ
SpeechJammer cihazında, bir kutuya monte edilmiş yönlendirici mikrofon ve hoparlör ile lazer işaretleyici bulunuyor. Kutuda ayrıca mesafe algılayıcı ve hoparlörün mesafesine göre belirlenen gecikme vaktini hesaplayacak bilgisayar yer alıyor. Silahı elinde bulunduran kişi, çene çalanları lazer işaretleyici ile hedefledikten sonra, tetiğe basıyor. Silah, 30 metreye kadar etki gösteriyor.
Tsukada ve Kurihara, konuşma ahlakı dersi vermeye yönelik silahlarından para kazanmayı düşünmüyor. İkili, kullandıkları teknolojinin çok basit olduğuna ve patentini almanın zor olacağına inanıyor.
Dahası, silahın piyasaya sürülmesi halinde art niyetli kişiler tarafından politikacıların konuşmalarını sabote etmekten, ünlülerin basın açıklamalarına baskın düzenlemeye kadar birçok şekilde kullanılmasından endişe ediliyor. Toplum ahlakı için düşünülen silahın kullanımı için yasa çıkartılması bile gerekebilir. O yüzden SpeechJammer şu an için ciddi bir proje olarak kabul edilmiyor.

PC'de "şov yapan" 5 oyun


PC'de oynamanız gereken 5 klasik konsol oyunu!

Konsolunuzda oynayıp bitirmiş olsanız da bu 5 oyunu bir de PC'de oynamayı deneyin; farkı görün!


Konsol'dan PC'ye port edilen oyunlar genellikle birtakım sorunlara sahip oluyorlar ve onları kontrol etmek de güç olabiliyor. Ancak konsoldan adapte edilen ve bu tür sorunlar yaşatmayan oyunlar da mevcut.
Bu port'lar, sadece sorunsuz olmakla kalmıyor, PC'nizin yeteneklerini kullanarak size inanılmaz bir oyun deneyimi yaşatabiliyor. Öyle ki, oyunu konsolunuzda bitirmiş olsanız dahi PC'nizde tekrardan oynayıp bitirmek istiyorsunuz. Bu yazımızda öncelikle konsol için yayınlanan, ardından PC'ye başarıyla port edilen 5 oyunu sizler için seçtik.
Mass Effect
Mass Effect'in PC port'unun iyi olmasının nedeni, PC'de daha oynanabilir hale getirmek üzere önemli değişiklikler yapılmış olması. Bu, port'larda pek rastlanmayan bir durum. Değişikliklerin birçoğu, oyunun arayüzüyle ilgili. PC portu, yeteneklerinize hızla erişebilmeniz için klavye kısayolları sunuyor. Bunun yanında yazılar da netleştirilmiş ve menüler, fareyle daha rahat kullanılabilmesi için optimize edilmiş. Diğer geliştirmeler arasında daha iyi grafikler, Mako aracı için gözden geçirilmiş denetimler var. Mass Effect 2'nin de PC'de daha iyi olduğunu söylemeliyiz. Aynısını 6 Mart'ta Xbox için yayınlanacak Mass Effect 3 için de bekleyebilirsiniz.

Alan Wake
Xbox 360 için 2009'da yayınlanan Alan Wake'in PC sürümü de sonunda ortaya çıktı. PC sürümü, birçok grafik ayarını denetlemenize izin veriyor. PC hayranları, bu port sayesinde Alan Wake'in muhteşem grafiklerinden mahrum kalmamış olacaklar.
Tom Clancy's Splinter Cell
Orijinal Xbox'un en temel oyunlarından biri olan Splinter Cell, PC'de de oldukça iyiydi. Grafikler önemli ölçüde geliştirilmişti ve gölgelere önem veren grafikleri ile dikkat çekiyordu.
Fable: The Lost Chapters
Xbox'da en çok hayal kırıklığı yaratan oyunlardan biri olan Fable, bir konsol oyunu için kabul edilemeyecek sayıda sorunla geliyordu. Fable: The Lost Chapters ise bu sorunları ortadan kaldırıyordu. RPG oyunlarının klavye ve fare ile daha rahat oynandığını düşünenlerdenseniz, oyunun PC sürümünü denemelisiniz.

Grand Theft Auto: San Andreas
Rockstar, PC'de doğan Grand Theft Auto oyunlarını PC'ye port etmeyi hiç ihmal etmiyor. Bununla birlikte oyunların PC'deki kalitesi tartışılır. Zira GTA IV'ü PC'de oynarken düşük performans, grafik hataları ve kilitlenmeler gibi sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorduk.
Grand Theft Auto: San Andreas ise 2005'de PC için piyasaya sürüldüğünde oldukça iyi bir hava meydana getirdi. Bazılarına göre Grand Theft Auto: San Andreas, serinin en iyi oyunuydu. Oyundaki sorunlar da diğer GTA'lara göre daha azdı.
Grand Theft Auto: San Andreas'ın en önemli özelliği ise Multi Theft Auto adındaki ücüncü parti modifikasyon ile çoklu oyunculu hale getirilmiş olmasıydı.

Download tutkunlarına müjde


Bir şeyler download etmeden geçen zamana acıyanlardan mısınız? O zaman bu haber sizi sevindirecek...

Her ne kadar yetkililer telif hakkını korumak için çeşitli yöntemler denese de, Torrent dünyası büyemeye devam ediyor. TorrentFreak'in haberine göre uTorrent geliştiricileri, en popüler sistemleri olan BitTorrent'in Android sürümünü geliştirmeye başlamışlar bile. Bu uygulama düşündüğünüz gibi bilgisayarınızdaki torrentleri uzaktan kontrol etmeye değil, gerçek anlamlı bir torrent indirme deneyimi sunmaya yarayacak.
Bu haber Android kullanıcıları için sevindirici olsa da, iOS kullanıcıları için bir o kadar üzücü. Çünkü Telif haklarını korumak için elinden geleni ardına koymayan Apple, böyle bir uygulama yapılsa bile AppStore'a kabul etmeyecektir. İşte bu yüzden, iOS kullanıcıları hiçbir zaman böyle bir uygluma kullanamayacak.

2 Mart 2012 Cuma

En iyi Windows 8 uygulamaları



Windows 8'in en iyi "Metro uygulamalarını" seçtik... İşte Windows'un yeni yıldızları...

Windows 8'in Tüketici Önizleme sürümü pırıl pırıl görünen Metro arayüzünün yanında Windows Store ile uygulama indirmemize de izin veriyor. Mağazada henüz çok sayıda uygulama bulunmuyor, şu an belki 100 uygulama dahi yok. Ancak işin en iyi tarafı, önizleme süresince tüm uygulamaların bedava olması.
İşte Windows 8 uygulamaları arasında dikkatimizi çeken en iyi uygulamalar:
Ashampoo ImageFX: Fotoraflar üzerinde oynamak, onlara efektler uygulayarak daha çekici görünmelerini sağlamak Ashampoo ImageFX ile çok kolay.
Grandtophone: Windows 8 cihazınızı bir müzik enstrumanına dönüştüren bu uygulama, özellikle dokunmatik cihazlarda çok iyi çalışıyor.
Vimeo: Video sitesi Vimeo'nun videoları her zaman yüksek kalitede.

Verimlilik
Evernote: Popüler not alma uygulamasının Windows 8 sürümü de mevcut. Uygulama ile notlar yazabiliyor, notlar arasında arama yapabiliyor, notları paylaşabiliyor ve daha fazlasını yapabiliyorsunuz.
Elements Weather Forecast: Uygulama ile 7 günlük, 3-6 saatlik hava tahminleri alabiliyor, uygulamaya gitmek zorunda kalmadan hava durumunu takip edebiliyorsunuz.
Oyunlar
Pirates Love Daisies: Orijinal olarak HTML5'de geliştirilen oyun, bağımlılık yapan bir kule savunma oyunu.
Cut the Rope: Halatları doğru sırayla ve doğru zamanda keserek Om Nom'u beslemelisiniz. Oldukça bağımlılık yapıcı bir oyun.
Wordament: Oyun karşınıza bir ızgara üzerinde dizili harfler getiriyor. Yapmanız gereken harfler arasında bitişik olan kelimeleri bulmak. Oyun, çevrimiçi olarak da oynanabiliyor.

4 boyutlu film nasıl olur



3 boyutlu film izlemek hoşunuza mı gidiyor? Öyleyse gelin, bir de "4 boyutlu filmleri" deneyin!

Sinema ekranları son yıllarda 3 boyutlu filmlerle şenlendi, birçok filmin 3 boyutlu versiyonları çekildi, hatta bu teknoloji evlerimize bile girdi...
3 boyut teknolojisi kimilerimiz için harika, kimilerimiz içinse fazlasıyla gereksiz bir yapı ama bunu gelin bir de İngiliz sinema zinciri Cineworld'e sorun... Kendileri üzerinde uzun süredir çalıştıkları yeni teknolojilerini yakın zamanda sinema severler ile paylaşacaklar. Firma, kullanacağı titreşimli ve film içerisindeki sahneye göre tepki veren yeni koltuk tasarımları ile izleyicilere dördüncü boyutun kapılarını aralayacak.
D-Box teknolojisiyle donatılmış koltukların ilk kez kullanılacağı 35 kişilik kapasiteye sahip sinema salonuysa Glasgow'da hizmete girecek. D-Box'a göreyse şu ana kadar çekilmiş ve hali hazırda bulunan filmlerden en az 900 tanesi bu teknolojiyi destekleyebiliyor.
9 Mart günü, Glasgow'un Renfrew caddesinde bulunan Cineworld'ü ziyaret edecek olan sinemaseverler, gerçek anlamda sallanan sandalyeleriyle birlikte çok farklı bir deneyim yaşayabilecekler. Cineworld'den yapılan bir açıklamaya göreyse D-Box teknolojisine sahip olacak beş yeni dükkan da yakın bir zamanda İngiltere'de hizmete girecek. Tüm dünyaya yayılmak isteyen
marka, bakalım ülkemize ne zaman uğrayacak.



Herkesin beklediği geleceğin 5 icadı


Sizin de gelecekte bilimkurgu filmlerinde izlediğiniz uçan arabalar veya çizgi filmlerdeki gibi evin içinde uçan, bulaşık yıkayan, evi süpüren akıllı robotlarınız olacak mı?

Şimdilik bunun hayal olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak teknoloji bu hızla ilerlerse yakında bunları görebiliriz.

HowStuffWorks isimli internet sitesind habere göre, işte herkesin merakla beklediği geleceğin 5 icadı:
1. Mars'a bilet: 1969 yılında Apollo 11, içindeki astronotlarla birlikte Ay'a indi. 1946 yılının başlarında, Alman-Amerikan roket bilimci Dr. Wernher von Braun, Mars Projesi'nin taslağını çizdi. İlk uzun menzilli füze olan V2'lerin planları onun tarafından çizilmiştir. Ayrıca, Apollo ay uçuşunu yapan Satürn 5 roketini gerçekleştiren ekibi de o yönetmişti. Mars'ın içinde insan bulunan uzay aracıyla keşfi henüz gerçekleştirilemedi. Ancak, politikacılar ve roket bilimciler kırmızı gezegeni uzun süreli bir hedef olarak belirlediler.
2. Robot yardımcılar: Jetgiller çizgi filmindeki Rozi isimli robot gibi evinizi temizleyen, bulaşıkları yıkayan, toz alan bir robota sahip olmayı kim istemez ki? Robot uzmanları, birkaç işi aynı anda yapabilen robotlar üzerinde çalışmaya devam ediyorlar. Şimdilik üretilen robotlar sadece yürümekle ve koşmakla yetiniyor ancak teknoloji şirketleri geliştirdikleri robotları göstermek için her yıl teknoloji fuarlarına akın ediyorlar.
3. Su altı şehri: 1950'lerin sonunda ve 1960'ların başında Amerikan Donanması Deniz Laboratuarı ve ünlü araştırmacı dalgıç Jaques Cousteau'nun Conshelf adını verdiği sualtı köyü sayesinde sualtı şehirlerinde yaşama fikri güçlendi. Üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen henüz herhangi bir su altı şehirleri kurulmadı. İnsanların su altında yaşaması gerçekleşse bile bunun kolay ve ucuz olmayacağı kesin.
4. Uçan otomobil: Kendi kendine uçan araçlar rüyası gerçek olabilir. 1917 yılında Glenn Curtiss ilk uçan araba denemesini yaptı, bu tasarım trendi günümüze kadar devam etti. Terrafugia'nın 2010 Transition'u da en son yapılan prototiplerden biriydi. 1996-2002 yılları arasında, NASA'nın "Breakthrough Propulsion Physics Project" isimli projesinde yerçekimi olmamasının imkanları ortaya çıkarıldı. Buna rağmen yine de uçan arabaları halen havada görmeyi bekliyoruz.
5. Sürücüsüz araçlar: İnsanlar bazen bir otomobilin en tehlikeli parçası olabiliyor. Bilim adamları, yıllardır otomatik otoyol teknolojisi üzerinde çalışıyor. 1990'larda Amerikan Nakliye Departmanı'nın "Ulusal Otomatik Otoyol" isimli projesi, potansiyel radar noktaları ile özellikle otoyolun hazırlanmış uzunluğunu test etmesini sağlayan manyetik ve görsel sensörleri başarılı bir şekilde gösterdi. DARPA (ABD Savunma Bakanlığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı)'nın da sürücüsüz otomobil yarışında otomatik araç araştırma-geliştirme programı bulunuyor. Ayrıca Braunschweig Teknoloji Üniversitesi, Audi firması ve hatta Google şirketi sürücüsüz taşıt sistemlerini test etmeye ve geliştirmeyi sürdürüyor. Buna rağmen, Google araştırmacıları kendi kendine giden arabanın en azından 2018 yılına kadar mümkün olmayacağını tahmin ediyor.
Powered By Blogger

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar