<data:blog.title/>

<data:blog.pageName/>-<data:blog.title/>









29 Şubat 2012 Çarşamba

Hackleyene 1 milyon dolar


Google, gelecek hafta düzenlenecek Pwn2Own siber korsanlık yarışmasında Chrome tarayıcısının güvenlik sistemini yıkabilecek hackerlara bir milyon dolar ödül vaat etti.

Google, Windows 7 ile çalışacak bilgisayarlar kullanacak siber korsanlara Chrome tarayıcısına verdikleri zararın derecesine göre 60, 40 ve 20 bin dolar verecek.
Google güvenlik ekibi, altıncısı düzenlenen yarışmada dağıtılacak ödüllerin, aynı dereceyi elde eden yarışmacılar için ikiye bölünmeyeceğini belirtti. 7 Mart’ta başlayacak yarışma, dağıtılan toplam ödül bir milyon doları bulana kadar devam edecek.
Pwn2Own’ungeçen yıl düzenlenen yarışmalarında, siber korsanlar Internet Explorer ve Safari tarayıcılarının tüm güvenlik duvarlarını yıkmayı başarmış ama Chrome’u alt edememişti. Yarışta siber korsanları teşvik edebilmek için birinciliğe verilecek ödülün 20 bin dolar artırılması da sonucu değiştirememişti.

Chrome, bugüne kadar Pwn2Own’da siber saldırılarla güvenliği tamamen çökertilemeyen tek tarayıcı olma özelliğini taşıyor. Yarışmacılar, Chrome’a karşı başarısızlıklarını Google’ın sandbox güvenlik sisteminin zorluğuna bağlıyor.
Google Chrome güvenlik ekibinden Chris Evans ve Justin Schuh, “Chrome’un geçmişte gösterdiği başarı bizi ne kadar mutlu etse de, bugüne kadar güvenlik duvarlarının aşılamaması Chrome’un anlaşılması ve geliştirilmesini de zorlaştırıyor... Güvenliğin aşılabilme olasılığını maksimize etmek için ödül miktarını bu yıl bir milyon dolara çıkardık” ifadesini kullandı.
Google’dan bir yetkili ise “Sandbox sistemini aşan bir siber korsan olursa bunu nasıl yaptığını kendisine saklaması çok iyi olur. Beyaz korsanlar internetteki açıkları bulmalı ve kapamalı. Amacımız interneti daha güvenli kılmak” dedi.
Google, geçtiğimiz yıl bazı yarışmacıların aldıkları dereceleri farklı göstererek fazla ödül almalarının anlaşılması üzerine bu yıl sponsorunu da değiştirdi.

28 Şubat 2012 Salı

MWC 2012 Dünyanın en küçük bilgisayarı FXI Cotton Candy

 
Akıllı telefonların giderek büyümeye başladığı son dönemlerde kişisel bilgisayarların da küçüldüğüne şahit oluyoruz. Raspberry firmasının 25$'lık Pi kişisel bilgisayarı bunun en iyi örneklerinden. Başka bir firma FXI ise uzun süredir üzerinde çalıştığı dünyanın en küçük kişisel bilgisayarını fuarda yeniden görücüye çıkardı.
FXI Cotton Candy modeli daha önce CES 2012 fuarında tanıtılmıştı. Ancak cihaz piyasaya sürülmeyi bekliyordu. Tasarımında bazı değişiklikler yapan FXI Tech firması nihayet satışa sunma kararı aldı.
Cotton Candy modeli 1.2GHz hızında çalışan çift çekirdekli ARM Cortex-A9 tabanlı işlemci, 1GB DRAM, microSD yuvası, Mali-400 grafik birimi, WiFi, Bluetooth 2.1, microUSB, USB 2.0 ve HDMI 2.1 özellikleri sunuyor ve 1080p videoları oynatabiliyor. İşletim sistemi olarak Android 2.3 veya Ubuntu tercih edilebiliyor. Sanallaştırma yoluyla farklı işletim sistemi çalıştırmak isteyenler için bir istemci de mevcut.
Daha önce tanıtılan versiyonda farklı bir renk ve kasa yapısına sahip olan Cotton Candy son haliyle beyaz renge ve ısıyı yayarak soğumaya yardımcı olan dirençli bir plastik kaplamaya sahip olmuş.
Küçük boyutlarına rağmen herhangi bir harici ekrana aktarabildiğiniz Cotton Candy, direk USB girişine takarak Windows veya Mac bilgisayarınız üzerinden içerisindeki işletim sistemine erişmenizi ve kullanmanızı sağlıyor.
Mart ayından sonra Android 4.0 opsiyonuna sahip versiyonlar da piyasada olacak. Mart ayı ortalarında tam sürücü desteği alacak Cotton Candy yine aynı dönemlerde 199$'dan piyasada olacak. Ön siparişler başlamış durumda. Raspberry Pi ile benzer özelliklere sahip Cotton Candy dünyanın en küçüğü olsa da en ucuzu ünvanını rakibine kaptırdı.
 

Ölümsüz canlıyı buldular


Nottingham Üniversitesi'nden bilimadamları, şaşırtıcı bir açıklamayla "sonsuza kadar" yaşayabilen organizmayı keşfettiklerini duyurdu!

Bilimadamları, hücrelerini hatta beynini bile sürekli yenileyebilen canlı türünün ölümsüzlüğe uzanan yoldaki anahtar olduğunu düşünüyorlar.
Yapılan araştırmalar sonucunda göllerde ve küçük su birikintilerinde yaşayan "planarya yassıkurtları"nın kendilerini sürekli yenileme yeteneğine sahip oldukları ortaya çıktı.

Yassıkurtlar, ikiye bölünseler bile kafa kısmı tekrar kuyruk kısmını oluşturabiliyor, daha da ilginci kuyruk kısmı da tekrar yeni bir kafa kısmı oluşturabiliyor.
Deneylerde yassıkurtların yirmiye bölündüğü, bunun bile yassıkurtları öldürmeye yetmediği ve kesilen parçalardan 20 yeni yassıkurtun geliştiği belirtiliyor.
Araştırmaları yapan Nottingham Üniversitesi bilimadamlarından araştırmacı Dr. Aziz Aboobaker tek bir yassıkurtu parçalara bölüp, kendilerini yenileme özelliğiyle tam 20 bin yassıkurt içeren devasa bir koloniye sahip olduklarını söylüyor ve ekliyor: "Benim görüşümce bu canlılar ölümsüz"

Yassıkurtların sinir hücrelerinden oluşan basit bir beyne sahip olduğu, bu hücrelerin canlının tüm vücudunda bulunan kök hücrelerce tekrar üretilebildiği, bu özellikleriyle de en ufak parçaların bile tam bir yassıkurta dönüşebilme kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor.
Yapılan araştırmaların insanların yaşlandıklarında bile sağlıklı kalmalarına yardımcı olması umuluyor.

27 Şubat 2012 Pazartesi

Avatar filmi gerçek oluyor!


James Cameron'un 2009 yapımı Avatar filminden etkilenen Pentagon, bu bilim kurgu filmini gerçek yapmak istiyor. Sadece filmi için 235 Milyon dolar harcansa da, Pentagon projeyi 7 Milyon dolara mal edeceğini hesaplıyor.

Proje hakkında ilk açıklama Pentagon'un yüksek teknoloji araştırmalarını yöneten Darpa ekibinin sözcüsünden geldi: "Avatar projesi kapsamında askerler algoritmalar ve kullanıcı arayüzleri sayesinde robotlar ile etkileşim kurarak, aslında savaş alanında olmadan ülkeleri için savaşabilecekler."

Avatar projesinin asıl amacı askerlerin zarar görmeden en zor ve ölümcül görevleri bile başarıyla tamamlaması. Zaten Cameron, filminde bu fikri o kadar ustaca gösterdi ki, proje çok da olağan dışı bir şey gibi durmuyor. Ama konu fikri hayata geçirmek olduğunda, elbette bilim adamlarının işi pek kolay olmayacak.

Kablosuz ağlarda performans!

Kablosuz ağların günlük hayatta rahatça kullanılabilecek olgunluğa erişmeleri hayli zaman aldı şüphesiz. En yeni standart olan 802.11n uyumlu donanımların ve yazılımların oturması bile kolay olmadı. Fakat artık pek çok uyumluluk probleminin ve benzer teknik sorunların geride kaldığını rahatça söyleyebiliriz.

Pek çok kullanıcı çeşitli kaygılar sebebiyle uzun yıllar boyunca kablosuz ağlardan uzak durdular. Veri güvenliğini sağlamanın kablolu ağlara oranla daha zor olması ve radyasyon korkusu bunlardan sadece ikisiydi. Öte yandan düzgün çalışan kablosuz internet erişimine bir kez alıştınız mı, bunun getirdiği rahatlıktan bir daha vazgeçebilmenize de imkân yok.

Her ne kadar modern kablosuz ağ donanımları belirli bir olgunluğa erişmiş olsalar da, yine de zaman zaman istediğiniz verimi alamayabilirsiniz. Gerçekte birkaç küçük noktaya dikkat ederek, bazı ufak ayarlar yaparak bu sorunları aşmak mümkündür. Her teknoloji gibi kablosuz ağların da kendilerine has huyları, sıkıntıları vardır. Bunlar hakkında vereceğimiz ipuçları sayesinde, kablosuz ağınızdan azami performans almanız mümkün olabilir.

Windows tarihinde bir ilk




Windows 8'in dillerinden yeni detaylar!

Windows 8, daha önce hiç bir Windows'ta görmediğimiz bir yenilikle birlikte geliyor...


Microsoft'un Windows 8'in bir İngiltere İngilizcesi sürümünü de yayınlayacağı Building Windows 8 blog'unda duyuruldu. Bundan başka 13 dil paketi ile gelecek Windows 8, birden fazla dil paketi yüklemeye ve bunlar arasında geçiş yapmaya izin verecek.
Gartner'dan araştırmacı Vishal Tripathi'ye göre işletim sisteminin yerel dillerde sunulması, oldukça faydalı olacak. Çünkü birçok ülkede İngilizce, en iyi olasılıkla ikinci dil konumunda. Eklenecek diğer diller arasında Çin'in bazı bölümlerinde kullanılan Uygurca, Wolof ve Beyaz Rusça da var.
İngiltere İngilizcesi ise Windows tarihinde ilk kez tek başına çalışabilir bir halde sunulacak. Bunun anlamı, bu dillerin OEM'ler tarafından kullanılabileceği veya işletim sisteminin bu dilde satın alınabileceği.
Windows 7 şu anda 95 farklı dil desteğine sahip. Bu destek, Windows 8 ile 100'ü geçecek gibi görünüyor...

26 Şubat 2012 Pazar

Proton ve Yes, Malezya'nın ilk 4G bağlantılı arabasını üretti

Günümüzde kullandığımız 3G mobil veri bağlantısı teknolojisinden kat kat daha hızlı veri aktarımı sunan 4G/LTE bağlantı teknolojisi ABD, Güney Kore ve Japonya'da büyük bir kesim tarafından kullanılmaya başlanmış durumda. 4G teknolojisine henüz geçiş yapan diğer bir ülke Malezya'da bu bağlantı ile uyumlu yeni bir araba modeli piyasaya sürüldü.
Malezya'lı araba üreticisi Proton ve cep operatörü Yes ortaklığında başlayan proje sonraki Proton araçlarında 4G bağlantısının standart bir özellik olması amacını güdüyor.
Projenin ilk örneği Proton P3-21A/Inspira modeli olacak ve sonraki aylarda piyasaya sürülecek.
Yes operatörü ülkenin tek 4G teknolojisini sunan operatörü ve ülkede yüzde 65'lik bir kapsama alanında 4G hizmeti veriyor. Yeni Proton aracı ülkenin 960km uzunluğundaki Kuzey-Güney Ekspres Yolu ve Doğu Sahil Ekspres Yolu'nun büyük bir kısmında 4G erişimi sağlayabilecek.
4G bağlantısı ile pek çok hizmete bağlanabilen aracın eğlence sistemi aynı zamanda mini bir ağ olarak görev yapıyor ve 5 cihaza kadar kablosuz bağlantı sunabiliyor. Uzaktan gerçek zamanlı araç tanılama, güvenlik ve lokasyon tabanlı hizmetler gibi uygulamalar Proton P3-21A modeli ile tüketiciye sunulacak.
Projenin hayata geçirilmesi adına bir Facebook yarışması başlayacak ve büyük ödül 35000$'lık Proton Inspira olacak. Ayrıca 3 adet iPad 2 ve bir adet Huddle 4G router diğer ödüller.
Powered By Blogger

Bu Blogda Ara

Popüler Yayınlar